26 Şubat 2016 Cuma

Ey iman edenler yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?


  • Ey iman edenler yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?
    Saf suresi 2. ayet

    Nicedir canımızı sıkan bir mevzu var.2. sınıfa giden Balımın öğretmeni ile alakalı.
    Öğretmenimiz, verdiği sözü tutmuyor. Bu durum en başta kızımızı, sonra da bizi ziyadesiyle bunaltıyor. Öğretmenimiz, çocuklar yarın türkçeden sınav yapıcam diyor, güzel.
    Çocuğum okuldan geliyor, bir telaş, bir heyecan, bir sevinç anneciğim yarın türkçeden sınavımız var, çok çalışmam lazım diyor oturuyor dersin başına, o da güzel.
    Ciddi ciddi çalışıyor da. Yatıyoruz kalkıyoruz çocuğum hazırlanıyor anne benim için dua eder misin, sınavdan 100 almak istiyorum diyor.
    Allah zihin açıklığı versin evladım inş istediğin sonucu alırsın deyip gönderiyorum.
    Fatıma Zehra okuldan geliyor, böyle üzgüüün böyle mutsuuuz. Hemen anlıyorum ters giden birşey var. Noldu Fatıma, sınavın nasıl geçti?
    Öğretmenim sınav yapmadı.
    Neden?
    Bilmiyorum.Yarın yapcakmış.
    Olsun napalım, yarın olursunuz.
    Yarın oluyor.
    Fatıma okula gidiyor, geliyor.
    Yine yok.
    Sınav pazartesi.
    Pazartesi yine yok.
    İşin ilginç tarafı, kızım öğretmenine olan inancını ve güvenini hiç yitirmiyor.
    Bu sefer kesin yapcak anne diyor başka demiyor.
    Bu arada veli toplantısı yapılıyor.
    Son derece nazik bir dille ve kimseyi kırmak istemeden çekine çekine maruzatımı dile getiriyorum.
    Benden küçük bekar ve erkek olan öğretmenimize, hocam beni bir öğrencinizin annesi olarak değil de, bir ablanız olarak dinleyin lütfen diyorum.
    Çocuklara yapamayacağınız sözler vermeyin ya da verdiğiniz sözü ne olursa olsun mutlaka yerine getirin.
    ........ hoca son derece haklısın abla, fakat Fatıma sınıfta tek, onun seviyesinde on öğrenci olsa ben sınavı yapıcam, ama daha doğru düzgün okuyup yazamıyor çocuklar.
    Hocam sınıfın durumunu biliyorsunuz, buna rağmen sınav yapıcam diyorsunuz.
    Biz illa ki çocuğumuzu sınav yapın demiyoruz,o zaman söylemeyin.
    Neyse efendim, lafı uzatmayayım.
    Okurken siz bile bunaldınız değil mi?
    Toplantıdan bir kaç gün sonra, beklenen ve hep tehir edilen sınav nihayet yapıldı.
    Sonuç kızımın istediği gibi.
    Yani fatıma sınavdan yüz almıştı.
    Keşke başka çocuklarda alsalardı.
    Bu durum bizi daha çok memnun ederdi.
    Çünkü sadece fatımanın yüz almasından dolayı bir hediye vaad edilmişti.
    Ve bu hediye işide sınava benzemişti.
    Ha bugün ha yarın,ha çarşamba perşembe cuma derken hediye pazartesi gününe kalmıştı.
    Pazartesi Fatıma hediye alcam diye ne kahvaltı yaptı ne de yanına birşey aldı.
    Sonuç mu?
    Yavrucağım, hediyesiz aç biilaç geri geldi.
    Çok kıymetli öğretmen kardeşim, benim çocuğum en ufak birşeyden bile mutlu oluyor.
    Çocuğuma ne alacaksın bilmiyorum ama küçük bir çikolata alıp, sonucu okuduktan  hemen sonra verseydin inan kızımızı da bizide çok mutlu ederdin.
    Sen böyle yapmakla, çocuğumuzun ve arkadaşlarının size duydukları güvenlerini kaybedersin.

  • Güven duygusu ruh gibidir. Çıktığı bedene asla geri dönmez.

    Pazartesi kesinkes verilmesi vaad edilen hediye cuma günü verildi.
    Güzel bir kumbara
    Kızım onu koruyup gözetip saklarmı bilmem.
    Lakin benim için hiç kıymeti harbiyesi olmayacak.
    O kumbarayı her gördüğümde kızımın hayal kırıklığı ve uyarmamıza rağmen hocanın aymazlığı aklıma gelecek.
    Sadece öğretmenler değil, anne baba olarak bizlerin de bu konuya son derece dikket etmesi gerekiyor.
    Öğretmen arkadaşlarımdan kardeşlerimden özür diliyorum ama, herkes öğretmen oluyor lakin herkes öğretmenlik yapamıyor.
    Bu arada kızımın 1. sınıf öğretmeni Tacettin Kahraman hocamızı saygıyla selamlıyorum.
    Sene sonu karne hediyesi olarak verdiği oyuncak ayıcığını her yere götürüyor ben gezerken onun burda canı sıkılır diyor. İstanbul'a bile gitti ayıcık.


    İYİ İNSAN,GÜZEL SÖZ SÖYLEYEN DEĞİL,SÖYLEDİĞİNİ YAPAN,VE YAPABİLECEKLERİNİ SÖYLEYEN İNSANDIR.   Konfüçyüs
     

3 Şubat 2016 Çarşamba

Oğlan kulesi....

İnsan, nisyan ile maluldür.
Söz uçar, yazı kalır demişler.
Bu sözlere binaen unutmak istemeyip, unutmam kuvvetle muhtemel anıları, sözleri buraya kaydetmek istiyorum.
Bunu mutlaka yazmalıyım dedim.
Ve yazıyorum.
Bu sabah seyrettikleri bir çizgi filmde, kız kulesini gören oğlum, anne kız kulesi varda, neden oğlan kulesi yok diye çok tatlı bir şekilde sordu.
Gel buraya seni parçalayacağım deyip peşinden koştum bir süre.
Yakaladım doya doya öptüm.
Yaparım paşam sen iste yeter ki, senin için, kız kulesinin kıyısına oğlan kulesi yaparım.
Sahi kimden izin alınıyor oğlan kulesi yapmak için?
İzin verirler mi acep?
Rabbim olmayanlara da tattırsın bu güzel nimetten.
Her anları yazılası ama bu mümkün olmuyor maalesef.
Bana göre bir anneye yapılacak en güzel dua, "hayırlı evlat olsunlar" dır.
Hayırlı evlat olurlar inşallah.

1 Şubat 2016 Pazartesi

Hadice....

Tatildeyiz ve evdeyiz.
Babamız çok yoğun,bizimle ilgilenemiyor.
Her daim canları çok sıkılan bebelerim mızmızlanıyor.
Canımız çok sıkılıyor,biz şimdi napcaz?
Onlara biraz beklerseniz,sizi spor kompleksinin orda ki parka götürebilirim diyorum.
Çocuklar gibi seviniyorlar.(burda gülme işareti olcaktı.ben koymayı beceremiyorum.zaten çocuklar)
Ezan okunup namaz kıldıktan sonra,bir poset hazırlıyorum.
Su, peçete,mersinden gelen ceviz büyüklüğündeki mandalinalar tabakta ne varsa hepsini atıyorum poşete.Bebeler bahçede hazır ve nazır beni bekliyorlar.
Çocuklar üç kardeşde olsalar illa yanlarında sevdikleri arkadaşlarıda olsun istiyorlar.
O zaman daha çok eğleniyorlar.
Ev sahibimizin iki küçük cimcimelerinide alıyoruz.
Hadi sizde gelin diyoruz, anneleri izin veriyor, hep beraber parka gidiyoruz.
Çocuklar önde koşarak ben arkalarında parka giriyoruz.
O kadar güzel bir hava var ki,biz çıkarken biten çamaşırları assaydım biz gelene kadar kururdu diye hayıflanıyorum.
Bebeler o kadar bile beklemezlerdi.
Neyse,çok acil kuruması gereken çamaşır yok, geldikten sonra asarım diye kendi kendimi rahatlatıyorum.
Biraz ilerde kucaklarında ağlayan bebeleri olan iki hanım vardı oturuyorlardı.
Poşetteki mandalinadan birer tane ellerine verdim hemen susuverdiler.
Çocuklardan ziyade anneler sevinmişlerdi, zira belliki çocukların ağlamalarından mütevellit çok bunalmışlardı.
Bir anda etrafımı değişik yaşlarda çocuklar sarıverdiler,abla banada abla banada diye.
İçimden dua ede ede bana doğru uzanan ellere mandalina koyuyordum.
Allahım diyordum Allahım lütfen burda ki çocuklara yetecek kadar mandalina olsun diye yalvarıyordum
Çünkü uzanan eli boş çevirmek istemiyordum.
Kime, sen onunla paylaş diyeyim, zaten ceviz kadar mandalinalar.
Oh Allahım sana şükürler olsun kulunu mahçub etmedin.
Siz içinde kabuk var diye yemeyin çocuklar bir anda midelerine indiriverdiler diye içimden çocuklarıma birşeyler söylüyorum.
Benim bebeler çekirdeğe kabuk diyorlar.
Her ne kadar evladım o kabuk değil,çekirdek desemde benimkiler ısrarla kabuk diyorlar.
Ağız alışkanlığı galiba.
Çekirdekli üzüm yemezler mesela.
Çok faydalı, hatta çiğneyin desem bile nafile.
Çocuklar çoktan oyuna dalmışlardı.
Musait bi yere oturup etrafı gözlemlemeye başladım.
Az ilerde kardeşimin hareketlerini yapan engelli bir kızcağız gördüm.
Hemen yanına gidip ,merabalaştım.
İlkin, yabancı olduğum için biraz tedirgin oldu.
Sonra alıştı bana.
Annesiyle biraz sohbet ettik dr hava iyi olduğu zaman dışarılara çıkar biraz insan yüzü görsün demiş.
İsmi hadice
Buranın yerli halkı arab olduğu için,ismi orjinal söylüyorlar.
Hadice nin ha sı boğazdan hırıltılı şekilde çıkan ha
Yani hatice değil,hadice
Babası ruh hastasıymış.
Ağzı çok bozukmuş,kabirde yatan babama söver diyor abla.
Peki size bakıyormu,ihtiyaçlarınızı karşılıyormu diyorum,nerde üç aydan üç aya bu kıza verdikleri özürlü maaşı ile geçiniyoruz diyor abla.
İçimden Allaha şükrede şükrede dinliyorum ablayı.
Hadicenin ablası ve 18 yaşındaki kız kardeşi evliymiş.
Evde hadiceden başka,bir kız iki de oğlan varmış.
Oğlanlar küçükmüş,hatta bitanesininde bacağı sakatmış.
Yürürken aniden düşebiliyormuş.
Ona ağlamaktan bende göz tansiyonu başladı,diyor abla.
İmtihan ablacığım,
 Allah sana ali dereceler versin imtihanını kolaylaştırsın gibi bişeyler söylüyorum.Amin diyor amin.
Yanlarında komşularıda var,bana hadice çok güzelsin de diyor.
Hadice çok güzelsin diyorum nasıl gülüyor.
Ayşem geliyor yusuf dayım gibimi anne diyor,evet yavrum diyorum.
Girişte mandalina verdiğim çocuklar daha kalabalık bir şekilde yanıma gelip abla ben mandalina almadım diye ellerini uzatıyorlar poşeti gösteriyorum yok çocuklar bakın olsa verirdim diyorum.
Ama gitmiyorlar, hadice huzursuzlanıyor,çünkü gelen çocukların içinde kıyafetleri kırmızı ve pembe renkte çocuklar var,bu renklerden tedirgin oluyormuş.
Annesi çocuklara burdan gidin diyor ama nafile.
En sonunda ayağa kalkıp kovalamak zorunda kaldı.
E mübarekler zaten kadının derdi var birde sizinlemi uğraşsın.
Adı üstünde çocuk işte.
Bende alıcılar açık verilen mesajı alarak o ablanın şahsında başta anneme hocama komşuma diğer engelli ailelere dua ede ede evimize ulaştık.
Az kalsın unutuyordum,abla bana keşke evimize gelsende sana kuru dolmalık versem dedi.
Bende gelirim ama kuru dolmalık almak için değil,sizi ziyaret etmek için gelirim dedim.Adını sordum sabiha dedi.Rıza camiisin hemen yanında oturuyorlarmış.
Musait zamanda inş bu ziyareti yapıcam.
Hadice kek sever mi acaba kek yapsamda götürsem.
Elbette bunda akıl sahibleri için büyük bir ibret vardır.
Ali imran 13. ayet
Selametle.....